İş Güvenliği Standardizasyonu
İnsanın en temel sosyal haklarından biri olan çalışma yaşamı, ortamdan; yapılan işlemlerden, kullanılan ve/veya üretilen maddelerden kaynaklanan pek çok olumsuz risk faktörleri ile doludur. Bu risk faktörlerinden korunmada kaynağından, mümkün değilse ortamdan giderilerek yok edilmesi veya azaltılarak önlenmeye çalışılması öncelik taşımaktadır.
Ancak bu önlemlerle kişisel etkilenmenin azaltılamadığı veya önlenemediği durumlarda bir diğer korunma metodu da kişisel koruyucu malzeme kullanılmasıdır. Mesleki etkilenmelerden korunmada bilinen en eski metot kişisel koruyucu malzeme kullanımıdır. Milattan sonraki ilk yıllardan kalan kayıtlarda parlak kırmızı renkli bir toza karşı korunma sağlamak için maske kullanıldığına rastlanmaktadır.
16. Yüzyılda yaşamış olan Agricola madenlerde çalışanlar tarafından tozdan korunmak için maske benzeri araçların kullanıldığı ifade edilse de; gerçek anlamda kişisel koruyucularla ilgili ilerlemeler Birinci Dünya Savaşında askeri amaç için geliştirilmiş filtrelerin ve maskelerin kullanımına rastlamaktadır. Bugün artık teknoloji ve konfor açısından mükemmel biçimde geliştirilmiş ve çok sayıda seçenekleri ile kullanıma sunulan kişisel koruyucu malzemeler, bu alanda araştırma ve geliştirmeye büyük yatırımlar yapan dev bir endüstrinin ürünleridir.
Ne yazık ki, bir çok işletme kişisel koruyucu malzeme konusunu, olabildiğince en ucuzundan satın almak ve kullanıcıya teslim etmek gibi basit ve sıradan bir iş olarak algılamaktadır. Oysa gerçek ihtiyaçların belirlenmesi; bu ihtiyaca uygun kişisel koruyucuların doğru seçimi; kullanıcıların onayının alınması; etkin kullanım için eğitim verilmesi gibi bir dizi işlemi gerektiren önemli bir konudur.
İsletmelerde kişisel koruyucu malzeme seçimine ve satın alınmasına karar verilirken etkili olan en önemli unsur standartlara uygun olup olmadığının bilinmesidir. Yaşantımızda her geçen gün giderek daha fazla yer tutmaya başlayan standartlar, tüm dünya ülkelerinin üzerinde büyük bir titizlikle durduğu, vazgeçilmez bir konuma getirilmiştir.
Ülkemizde standartlarla ilgili ilk çalışma Osmanlı döneminde 15. Yüzyılda Sultan II. Beyazıt'ın 1502'de yayınladığı Kanunname-i İhtişabı Bursa Fermanı'nda standartları içeren bazı denetleme düzenini ilgililere duyurması ile başlar. Daha sonra 1930'da yürürlüğe giren 1705 Sayılı Ticarette Hile ve Tagsisin Men'i ve İhracatın Murakabesi hakkındaki kanunun, 1936 yılında 3018 Sayılı Kanunla değiştirilerek Ticaret Bakanlığı'nda bir standartlar dairesinin oluşturulması izler. 1954 yılında Ticaret Odaları, Sanayi odaları, ve Ticaret Borsaları Birliği bünyesinde Türk Standartları Enstitüsü (TSE) kurulması izler. Enstitü bugünkü yapısına 18.11.1960 yılında çıkarılan 132 Sayılı Kanunla kavuşmuştur. Kurumun görevleri standart hazırlamak ve/veya hazırlatmak; yabancı standartları incelemek, benimsemek, kabul edilen standartların olarak uygulanmasını teşvik etmek, uygulama zorunluluğunu sağlamak için ilgili Bakanlıklar aracılığı ile Bakanlar Kurulu'na başvurmak, danışmanlık yapmak, arşiv ve laboratuar kurmak, deneyler ve eğitici çalışmalar yapmaktır.
Üretimde kalite ve standart kavramının yerleşmesi ile, sadece malın üretilmesi değil, hammaddesinin niteliği, üretim metodu, işyerindeki çalışma koşulları, doğanın ve çalışanların sağlığının korunması, satış sonrası hizmetleri de önem kazanmıştır. Bu konuda hemen tüm ülkeler kendi standartlarını hazırlamak için çalışmalarını yoğunlaştırmışlardır. Almanya'nın DIN, İngiltere'nin BSI, Amerika Birleşik Devletleri'nin ANSI, Kanada'nın CSA, Japonya'nın JİS, Türkiye'nin TS gibi standartları karşımıza çıkmaktadır.
Bugün ülkeler bu konuda ortak pazarlarında aynı dili konuşmak, ortak standartları belirlemek için bir dizi çalışma başlatmışlardır. Avrupa Birliği ülkelerinin girişimi ile başlayan çalışmalar Avrupa Standartlar Komitesi CEN, Avrupa Elektroteknik Standartlar Komitesi GENECES ve diğer alt komiteler aracılığı ile yürütülmüştür.
Avrupa Birliği tarafından 1989 yılında 89/686/EEC ve 93/68/EEC direktiflerini (Conception of Personal Protective Equipments) yayınlayarak kişisel koruyucu malzeme kavramı tanımlanmış ve yapılması gereken düzenlemeler genel bir çerçeve içerisinde açıklanmıştır. Kişisel koruyucu malzemelerle ilgili anahtar rolü oynayan direktifler;
89/391/EEC İş Güvenliği Direktifi
89/656/EEC Kişisel Koruyucu Malzeme Kullanımı Direktifi
İşveren ve işçinin sorumlulukları
Uygun Malzeme Seçimi, CE Sertifikası
İşçilerin Eğitimi
89/686/EEC Kişisel koruyucu malzeme üreticilerinin CE sertifikası
CE sertifikası alabilmeleri söz konusu direktiflerin yayınlanmasından günümüze kadar geçen sürede konuları ile ilgili uzmanların yer aldığı çalışma grupları aracılığı ile solunum koruyucular, yüz ve göz koruyucular, gürültüden koruyucular, koruyucu eldivenler, bas koruyucular, ayak koruyucular ve koruyucu giysilerle ile ilgili çalışmalar yapılmış ve halen de sürdürülmektedir. (CE İşareti)
Standartlarla ilgili çalışmalar "European Norm-EN" adı altında ürünlerin taşıdıkları özelliklere göre nasıl üretilmeleri ve nasıl test edilmelerini açıklayan belgeler olarak yayınlanmaktadır. Ana amaç kaliteli, hatasız mal üretimini sağlamak ve ticaretinin sorunsuz bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Ürünlerin kendi grubundaki standartlara uygun olup olmadığı ise yetkili ve akredite edilmiş laboratuarlara sahip kuruluşlar aracılığı ile test edilmekte ve standarda uygunluğu belgelendirilmektedir.
Ülkemizde de Türk Standartları Enstitüsü tarafından 89/686/EEC ve 93/68/EEC direktifleri çerçevesinde kabul edilen standartlar, dilimize çevrilmekte ve ilgili kuruluşların görüşleri alınarak adapte edilmektedir. TS-EN olarak yayınlanan standart çalışmaları özellikle çalışanların sağlığı için büyük önem taşımaktadır.
Kişisel koruyucu malzeme satıcıları, konunun direkt insan sağlığı ile ilgili olduğunu; üretici ve tüketici ile aynı sorumluluğu paylaştıklarını unutmamalıdırlar. Bu konuda ülkemizde sorumsuzca süregelen zincirin kırılmasını öncelikle kullanıcıların ve karar vericilerin bilinçlenmesi; satıcıların standartlara uygunluk belgesi olmayan ürünleri satmama yönünde kararlı olmaları; üreticilerin üretimlerinde gereken düzenlemeyi yapmalarını ve ürünlerini test ettirerek belgelemeleri sağlayacaktır. Kişisel koruyucu malzemeler, kullanım yerlerine göre farklı risk gruplarına için üretilmektedirler.
Örneğin yağmurluk, kullanılıp atılan basit iş tulumu, basit iş eldiveni gibi koruyucular az riskli grup olarak yani, Class I olarak değerlendirilmektedir. Bu grup ürünleri üretenler, CE işaretini ürün üzerine koyabilmektedirler.
Class II işe, I. ve III. gruba giremeyen orta dereceli riskler için üretilmiş koruyucu gözlükler, iş ayakkabıları, 100(C'ın altındaki sıcaklık veya -50(C üstündeki soğukta kullanılabilir koruyucu eldiven gibi ürünlerin bulunduğu grubu temsil etmektedir. Bu grupta sertifikalandırma işlemi yine yetkili, akredite edilmiş laboratuarlar tarafından seri üretimlerden öngörülen belli bir miktarının test edilmesi ile belgelenmektedir.
Class III grubunda yüksek riskli işler için üretilmiş ve sertifikalandırmanın büyük önem taşıdığı ürünler yer almaktadır. Elektrikçi eldivenleri, oksijen beslemeli baslıklar gibi ürünlerin yer aldığı bu grupta sertifikalandırma işlemi için her bir ürün test edilmektedir. Bu tür üretimi yapan firmaların bir kısmı kendi (akredite edilmiş) laboratuarlarını kurup; ürünlerini üretim aşamasında test etmekte ve sertifikalandırmaktadırlar.